Saat Farkı ve Biraz Soru İşareti
Birbirlerine ulaşamayan -mental olarak- insanların saat farkına uğradıklarına inanıyorum. Şöyle; ya birbirlerinin "çocukluklarına" denk geliyorlar, ya da artık kimseyi duyamayacak kadar "yaşlanmış" oluyorlar. Birisiyle eğlenebiliyor, gülebiliyor, her an boşlamaya meyilli olan sorumluluklarına sebep bulmuş olabiliyorlar veyahut hepten tükenmiş oluyorlar. Tükenmiş olmak. Sanıyorum tükenmiş olmanın yaşamışlıkla ilgisi yok. Ne diyoruz? Nicelik değil nitelik. Kendim adına buna karar veremeyecek, hangisi içinde olduğumu bilemeyecek kadar hassas bir terazi ile değerlendiriyorum şahsımı. Böyle olunca da bana iyi gelecek saat diliminde de yanılgıya düşebiliyorum. Öncelik daima biziz, kendimizi ölçümleyemezsek, karşımızdakini doğru seçemeyiz. Doğru seçim? Doğru seçim nasıl oluyor? Bize göre mi doğru yoksa karşımıza göre mi doğru? Bana göre doğru olmayıp karşımdakine göre doğru olursa ne olacak? Ya da tam tersi. Sorular soru doğurmaya meyilli. Neyse, konu da bu değildi za...