Kafanda canlandır

9 yaşındayken buralardan kilometrelerce uzakta, annemle birlikte Antalya'da yaşardık. Antalya'ya dair güzellikleri başka bir zaman uzun uzun ele alabiliriz fakat şimdi bundan söz etmeyeceğim.
Hafta içleri düzenli olarak annem beni okuldan alır, iş yerine götürür, dönüşte beraber eve gelirdik. Her gün gözüm, eve dönerken önünden geçtiğimiz çiçekçi dükkanına takılırdı. Adının daha sonradan Krizantem olduğunu öğrendiğim çiçeklerden almak isterdim anneme. Doğal olarak hiç param olmazdı. 9 yaşında çocuğun olsa olsa yüz bini oluyordu, buna ise en fazla sakız verirlerdi. Ben, ne pahasına olursa olsun kafasına koyduğunu yapan biriyimdir. Çocukken de böyleydim. O çiçekleri alacaktım. Bir gün bir yolunu bulup Krizantemlerin fiyatını sordum. Anneme verebileceğim kadarı üç lira tutuyordu. Karar vermiştim, o parayı biriktirecektim. Hatırlıyorum, az buz iki milyon olmuştu param. Benim inanılmaz salak, inanılmaz yancı ve inanılmaz bedavacı bir arkadaşım vardı. Annemin bana özenle hazırladığı beslenme çantamdan izinsizce yemeklerimi alıp yerdi. Yine aynı mantıkla çantamdan paramı almıştı. Onun aldığını anladığımda çok büyük bir hırs ve sinirle pataklamıştım onu. Tabi onun saçlarını çekmem hiçbir işe yaramamıştı. Sonra da pes edip, krizantem planlarımı başka bir zamana saklamıştım. Gel zaman git zaman, öğretmenler günü geldi çattı. Annem, o çiçekçiden öğretmenime götürmem için krizantem aldı. O çiçekleri ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Koca bir kup dondurmaya bakar gibi, iştahla onları inceliyordum. Dokunup dokunup gözlerimi kırpıştırıyordum. Bu noktaya kadar anladığınız üzere tabi ki onları anneme vermek istiyordum, benden hiç haz etmeyen kızıl saçlı o kadına değil. "Boş ver şimdi öğretmenimi!" demek geliyordu içimden. Bilirdim, annem izin vermezdi. Benim minik, mütevazi kadınım.
Annem, Krizantem çiçeğinin bendeki anlamını hiçbir zaman bilemeyecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kişisel gelişim kitapları üzerine..

Saat Farkı ve Biraz Soru İşareti

İlk çeyrek bitti, sıradakine geçelim mi?